KİTABIN ADI :ÇALIKUŞU
KİTABIN YAZARI :REŞAT NURİ GÜNTEKİN
SAYFA ADEDİ :408
BASIM YILI/YERİ :1993/İNKILAP KİTABEVİ YAYIN SANAYİ
YAYINEVİ :İNKILAP KİTABEVİ
YAYINEVİ ADRESİ:ANKARA CAD. 95-34410 İSTANBUL
KİTABIN FİYATI :7.000.000
KİTABIN ÖZETİ:
Henüz on iki yaslarında olan Feride ilkokula gidiyordur. Yaşıtlarından daha farklı davranan, çevresinin gözünde yaramaz, geveze ve uçarı bir çocuk olan Feride’nin asıl kişiliği bu düşünülenlerden çok farklı olmamasına rağmen, o, bunun tam tersi bir karakter sergilemeye mecbur kalacaktır…
Feride annesini çok küçükken kaybetmiştir. Bu nedenle binbaşı görevinde olan babası, onu çeşitli arkadaslar, çeşitli bakıcılarla büyütmek zorunda kalır. Bunlardan birisi, Feride’yi ölen çocuğunun yerine koyarak, ona sütünü veren Fatma Hanım olmuştur. Fakat babasının binbaşı olması ve işi yüzünden farklı bir yere gitmek zorunda olmaları, onu Fatma Hanım’dan ayırır. Fatma Hanım’dan sonra Feride, babasının neferi Hüseyin ile büyümeye başlar. Hüseyinin farklı oyunları onun hep ilgisini çekmiş ve hoşuna gitmiştir. Fakat çaresiz bunun da bir sonu vardır ve bir zaman sonra bu arkadaşı ile de yolları ayrılır. Bundan sonra Feride yaramazlıklarına, uçarılıklarına mahalle çocuklarıyla devam eder.
Feride bir gün okulda babasının ölüm haberini alır ve babasının onun hayatındaki rolü bu kadarla kalır.
Babaannesinin konağında yaşayan Feride’nin en büyük zevklerinden biri ağaçlara tırmanarak, oturmak, meyve yemektir. Belki de bu yüzden ona ‘çalıkuşu’ ismi verilmiş ve bu yıllar boyu böyle devam etmiştir.
Feride, hayatının en güzel anlarını bağlarda, bahçelerde, sokaklarda, hala bir çocuk tavrıyla geçirirken, teyzesinin oğlu Kamran ile hiç anlaşamaz, çoğu zaman onunla dalga geçer. Fakat Kamran onu hep çok olgun bir ağabey edasıyla karşılar ve onunla konuşur.
Feride’nin yine bir gün bahçedeki bir ağaca çıkmış olması ihtimalini unutan Kamran, dul bir kadın ile konuşur ve bu yakın konuşma, nedensiz, Feride’yi derinden etkiler. Fakat bunu hep bir sır olarak saklayacaktır.
Yaşı ilerleyen Feride, diğer arkadaslarıyla olan farklılıklarının iyice arttığını farkettiği bir dönemde, onlara yaklaşmak için ya da yine hınzırlık yapmak için,onlara, kuzeni Kamran’la ilişkisinin olduğunu anlatır. Kuzeni Kamran’ın onu okula ziyarete gelmesi ise bunu doğrular bir hareket olmuştur.
Bu ilginç şaka Feride ile Kamran arasında gerçek bir aşka döner. Bunun sonrasında aile arasında nişan takılmasına karar verilir. Feride çok mesuttur, ama bu mutlu günleri, nişanın takılmasına bir gün kala sona erer…
Nişan gününün bir gün öncesinde, konağa gelen yabancı bir kadın Feride Hanım ile görüşmek istediğini söyler. Anlatacağı şeyler ise Feride’nin hayatını tamamen alt üst eder. Bu hanımın, Kamran’ın eski bir ilişkisini anlatması Feride’yi evi terketmeye mecbur bırakır.
Fransızca ve öğretmenliği dışında hiçbir seçeneği yoktur ve bir süre bir yakınının yanında kaldıktan sonra muallimlik için çeşitli yerlere başvurularda bulunur. Sonunda Zeyniler adında bir köyde muallimliğe başlar. Zeyniler hiç de anlatıldığı gibi sevimli, yeşillikler içinde, cennet gibi bir köy değildir. Bunun tam aksine insanın içini karartan bir siyahlıkta, küçük ve harabeye benzer görüntüye sahip olan bir köydür. Bu fırsatı geri çeviremeyecek durumda olan Feride, çaresiz işine devam eder.
Zeyniler’de Feride’nin ilgisini çeken ilk şey, okuttuğu çocukların çok ilginç tutumlara sahip olmasıdır. Örneğin teneffüslerde oyun oynaması, koşuşturması gereken çocuklar, birlikte ilahiler söylerler ve ölüm hakkında konuşurlar. Bir çocuk hariç…
Munise, beyaza yakın sarı saçlı, ince, narin yapılı ve Feride’nin deyimiyle, papatya gibi bir kız çocuğudur. Onun diğerlerinden farklı olduğunu anlayan Feride, Munise ile ilgilenmeye başlar ve ona olan ilgisi günden güne artar.
Bu küçük kızın annesi, köyde kötü bir kadın olarak anıldığı için,Munise’ye de kötü gözle bakılır ve hor görülür. Buna karşın Munise’nin ruhu da en az yüzü kadar güzel ve temizdir.
‘Aba’ dediği üvey annesinden çok korktuğu bir kış gününde evden kaçan Munise, sığınmak için Feride’nin yanına gelir. Bunun üzerine Feride, Munise’ye bakmaya karar verir ve bunun için köy halkından izin ister. Zaten güç durumda olan babasının da rızasıyla Munise, Feride ile yaşamaya başlar.
Bir gün mektebi denetlemeye gelen maarif müdürü, okulun uygun olmadığını söyleyerek okulu kapatacağını söyler. Bu karar Feride için üzücüdür. Tekrar iş aramak zorunda kalacak ve bu kez Munise ile birlikte yaşamaya çalışacaktır.
Zeyniler’den ayrılmadan önce Munise’nin sürekli üzgün olduğunu farkeden Feride Munise’ye neler olduğunu sorar ve ondan, annesinin geldiği haberini alır. Buna kesinlikle kızmayan, öfkelenmeyen Feride, onunla konuşmaya gider. Munise, annesi ve Feride arasında geçen bu konuşma,Munise’nin annesini son görüşüdür.
Zeyniler’den ayrıldıktan sonra tekrar iş aramaya başlayan Feride,ismi tam olarak verilmeyen ve B… olarak söylenen yerde işe başlar. Burada Feride’ye ‘ipekböceği’ ismi takılır ve bu isim yalnızca insanların Feride’ye olan sevgisi ve hayranlığından kaynaklanmaktadır. Fakat yaşanan bir olayonu buradan da ayrılmaya mecbur edecektir.Yusuf Efendi adında bir muallimin Feride’ye aşık olur. Bundan haberi olmayan Feride’nin bir eğlence sırasında bunu öğrenir ve Yusuf Efendi’nin ölümcül hastalığı karşısında onun kollarında ölmesine izin verir. Birkaç hafta sonra Feride, Ç… Rüştiyesi’ne tayin edildiği haberini alır ve oraya da yine aynı mutluluk umuduyla gider. Fakat talihsizlik Feride’nin peşini bırakmaz. Güzelliği ve sempatikliği ile herkesin dikkatini çeken Feride’ye burada da ‘gülbeşeker’ ismi verilir.
Feride bir gün arkadaşlarından birisi tarafından bir eğlenceye davet edilir. Burada bir yüzbaşı ile tesadüfen(!) karşılaşarak tanışırlar. Bu yüzbaşının kendisine olan ilgisinden rahatsız olan Feride orayı terkeder. Ama bu olay Feride’nin muallimlik yaptığı okula kadar gider ve bunun sonrasında, artık okulda görev yapamayacağı söylenir. Tayininin başka bir yere istenmesine karar verilir.
Feride İzmir’dedir. Tayinini istemek üzere gittiği yerde tanıştığı bir bey ona kendi köşkünde kızlarına ders vermesi için öneride bulunur. Beşka bir seçeneği olmayan Feride bunu kabul eder. Fakat bu işte de aksaklıklar çıkar ve Feride yine kendi namusunu korumak için bu işe son verir. Birkaç eşyasını almak için gittiği eski okulunda, Zeyniler’de tanıştığı bir doktor ile karşılaşır. Bu mavi gözlü bey, Feride’nin hayatındaki en önemli karakterlerden biri olacaktır.
Henüz bir iş bulamayan Feride, muharebe dolayısıyla hastahaneye çevirilen okulda görevlendirilen bu doktora yardım etmeye başlar. Bu günlerde ağır yaralı bir binbaşı gelir ve Feride bu yüzü tanıdığını farkeder. Bu, Ç… de tanıştığı yüzbaşıdır. Bu tanışıklığı ikisi de birbirlerine göstermeyerek yeni tanışmış gibi davranırlar. Onun kalbindeki iyiliği gören Feride, belki de Kamran’ı sevmediğini doktor arkadasına ispat edebilmek için, bu binbaşıyla evlenmek ister. Binbaşı ise Feride’nin kendisine acıdığını anlayarakbu teklifi ertesi gün reddeder ve gitmeye karar verir.
Bu günlerde Munise rahatsızlanmıştır. Rahatsızlığın ciddi boyutta olması, Hayrullah Bey’I endişelendiriyor, bunu Feride’ye belli etmemeye çalışıyordur. Maalesef, her şeye rağmen, Munise’nin narin bedeni bu hastalığa karşı koyamamış ve Munise hayata veda etmiştir.
Bu acı karşısında Feride yıkılmış ve beyin humması geçirerek 17 gün uykuda kalmıştır. Bu uyku Feride’yi biraz da olsa kendisine getirmiş, hayata bağlamıştır.
Mutlu günlerine dönüş çabası içindeyken, bir haber gelir. Komşuları, arkadaşları ve diğerleri, Hayrullah Bey ve Feride hakkında yanlış düşünürler ve böyle bir yaşam tarzının kendilerine uygun olmadığını söyleyerek onları karalarlar. Tek bir çare kalmıştır. Hayrullah Bey, Feride’yi nikahına alır. Fakat hiçbir zaman aralarındaki ilişki, baba-kız ilişkisini aşmaz.
Feride’nin kendi ağzından yazılan satırlar burada bitmektedir…
Kamran yıllar önce başka bir kadınla evlenmiş ve Necdet adında bir oğlu olmuştur. Karısı vefat etmiştir. Kamran artık kendini bırakmış, dünyaya küsmüş ve hiçbir şeyden umudu kalmamıştır. Hala gittiği yerlerde Feride’nin hayali ile yaşamaktadır.
Kamran yine bu günlerinden birinde iken, akşam eve döndüğünde, inanamayacağı bir olayla karşılaşır. Karanlıkta Feride’nin gözlerini ve o solgun yüzünü görür. Feride ile Kamran, eski olaylardan hiç bahsetmeyerek, kuzen ilişkilerine bir süre devam ederler. Yaklaşık bir ay sonra Feride artık gitmeye karar verir. Gitmeden bir gün önce, çocukluk arkadaşı Müjgan’la, hayatını değiştirecek olan konuyu konuşur. Müjgan’a ertesi gün gideceğini ve konağa gelmesinin asıl nedenini anlatır.
Feride’nin eşi ölmüş ve Feride’den bazı şeyleri yapmasını istemiştir. Bunlardan birincisi; Feride’nin Kamran’ın yanına giderek onunla en az 2 ay geçirmesidir. Ikincisi ise, Kamran’a bıraktığı paketi teslim etmesidir.
Feride bütün bunları Müjgan’a anlatır ve elindeki paketi, yarın kendisi gittikten sonra, Kamran’a vermesini söyler. Müjgan ise bu anlatılanları, aynı gece Kamran’a anlatır ve paketi verir. Paketin içinde bir mektup ve Feride’nin her şeyi yazdığı defteri vardır. Mektupta ise Hayrullah Bey, olan biteni anlatarak, Kamran’dan Feride’yi asla bırakmamasını ister.
Ertesi gün Feride, gitmek için hazırlanmıştır. Fakat planladığı gibi erkenden gidemez. Misafir geleceği ve yolların kapalı olmasını bahane ederek, Feride’yi bir süre alıkoyarlar. Feride’yi uğurlamak için gittiklerinde ise, Feride’nin karşısına Kamran çıkar ve kendileri için nikah kıydırdığını, artık kendisini asla bırakmayacağını söyler. Feride ve Kamran’ın hikayeleri bu kadarla kalır…
Son olarak, Feride ile Kamran’ın hayatlarını tekrar birleştiren bu konuşma sırasında ise, yanlarındaki ağacın dalında bir çalıkuşu ötüyordur.
KİTABIN ANAFİKRİ:
(1)Anadolu kadını her zaman gururlu ve haysiyetine düşkündür.
(2)insanlar kıymetsiz şeyler yüzünden, değerli birçok şeyi kaybederler.
KİŞİLERİN TANITIMI:
Feride:Yaramazlıkları yüzünden sürekli uyarılan, buna rağmen kendisinden asla ödün vermeyen, bununla birlikte gerçek bir Anadolu kadını.
Kamran:Feride’nin kuzeni ve hayatı boyunca sevdiği tek erkek.
KİTAP HAKKINDA KİŞİSEL GÖRÜŞLER:
Feride adındaki genç kız, yazarın aslında olması gereken Anadolu kadınını temsil ediyor. Yitirdiği sevginin yerini doldurmak için, yaşamını insanlara adayan bir genç kız… Yazar aynı zamanda, kitabında, halkın yaşamini, boş inançları, eğitim sisteminin bozukluğunu ve aydınların vurdumduymazlığını da güzel işlemiş.
YAZAR HAKKINDA KISA BİLGİ:
Reşat Nuri Güntekin, İstanbul’da doğmuştur. Edebiyat Fakültesini bitirmiş, liselerde öğretmenlik ve müdürlükler, Milli Eğitim Müfettişliği, Paris Kültür Ateşeliği yapmış, UNESCO’da ülkemizi temsil etmiştir. Romanları, hikayeleri, tiyatroları yanında çeşitli çevirileri de vardır.
11 yorum:
Gerçekten harika bir kitap özet çıkarmam gerekiyordu bu özet çok yardımcı oldu çok iyi yazmışsınız emeğinize sağlık
bunu paylaştığınız için çok teşekkürler
çok iyi olmuş kitabı okudum ama bu özeti okuyunca kitabı bir daha okumuş oldum.
Çok güzeldi sonavımız vardı ellerinize sağlık
Çok iyiydi
Cok iyi bir ozet tesekkur ederim
harikaaa
Gerçekten iyi bir özet olmuş.
Muqemmel olmuş
🙌💕
Emeğinize sağlık gerçekten çok güzel bir özet
Bu gerçekten çok başarılı bir özetti. Ellerinize sağlık…
Yorum Gönder