Çalıkuşu

KİTABIN ADI : ÇALIKUŞU
YAZARI : REŞAT NURİ GÜNTEKİN
SAYFA ADEDİ : 408 SAYFA
BASILDIĞI YER/YIL : İNKİLAP YAYINLARI/1993

ÖZETİ :
Feride hareketli, yaramaz ve aynı zamanda da dışarı hiçbir zaman vurmasa bile duygusal bir kızdır. Üç yaşına kadar Musul’da yaşamış olan Feride buradaki kuraklıktan dolayı ailesi ile birlikte Kerbelâ’ya göçmüştür. İstanbul’a göçmeden önce altı yaşındayken annesini kaybeder. Bundan sonra Feride teyzesinin yanına İstanbul’a gelir. İstanbul’da yeni akrabalarıyla tanışan Feride, burada da yaramazlıklarını sürdürür. Yalnız bir tek Besime Teyzesinin oğlu olan Kâmran’a karşı çekingenliği ve cesaretsizliği vardır. Kâmran ise yaşça Feride’den büyüktü ve çok uslu ve ağırbaşlı biridir. Feride dokuz yaşındayken de büyükannesini kaybetmiştir. Sonra Feride on sene boyunca okuyacağı ’’Sör Mektebi’’ne yazılır. Okula başladıktan kısa bir süre sonra da babasını kaybeder. Yaramazlıklarına okulda da devam eden Feride bu yüzden arkadaşlarından ayrı bir şekilde tek başına oturtulmuştur.
Feride birçok kişinin cesaret edemeyeceği işlerde yapardı. Meselâ her teneffüs okullarındaki ağaca tırmanır ve daldan dala atlardı. İşte bunu gören muallim ona “Bu kız insan değil ÇALIKUŞU” diye bağırmış ve o günden sonra Feride’nin adı ÇALIKUŞU olarak kalmıştır.
Feride ile Kâmran genelde birbirleriyle kavga ederler. Ama ikisinin esas ilişkisi Feride’nin yine ağacın üstündeyken bir akşam Kâmran ile Neriman adında dul bir kadının konuşmalarını duymalarıyla başlar. Bu günden sonra Kâmran Feride’den korkmaya başlamıştır ve ona, bu olayı kimseye anlatmaması için, düzenli aralıklarla hediyeler gönderir. Fakat bu hediyeler Feride’yi kızdırıyordur.
Bir yaz Feride Tekirdağ’a başka bir teyzesini yanına gider. Teyzesinin kızı Müjgân, Feride’nin çok sevdiği, ağırbaşlı ve Feride’ye ailede tek söz geçirebilen kişidir. Feride, okulda arkadaşları kendi sevgililerinden konuşurlarken o da konunun dışında kalmamak için, Kâmran’ı kendi sevgilisi gibi anlatmıştır. Feride bunu Müjgân ablasına anlattığı zaman , Müjgân, Feride’nin Kâmran’ı sevdiğini anlar ve her zaman Feride’nin ağzından Kâmran’la ilgili laf almaya çalışır.
Kâmran Müjgân’ın da düşündüğü gibi o yaz Tekirdağ’a gider. Bir gün salıncakta sallanırken Kâmran Feride’ye evlenme teklif eder ve daha sonra nişanlanırlar.
Feride Müjgân ablasının önceden de tahmin ettiği gibi Kâmran’ı çok seviyordur fakat nedense Kâmran’a karşı çok çekingen davranıyordur. Onunla yan yana gelmemeye özen gösteriyor ve doğru düzgün konuşmuyordur. Kısaca Kâmran’dan kaçıyordur.
İstanbul’a döndükten bir süre sonra Kâmran, amcasının Avrupa’ya gitme teklifini Feride ile birlikte değerlendirir ve en sonunda memuriyetini yapmak için amcasının yanına Avrupa’ya gitmeye karar verir. Bu memuriyet dört sene olmasına rağmen ikisi için de çabuk geçer. Fakat düğüne üç gün kala hiç beklenmedik bir olay olur. Feride bahçede dolaşırken kapının önünde siyah çarşaflı bir kadın görür ve o kadın Feride’ye, Kâmran’ın Avrupa’da başka bir kadını sevdiğini söyler. Yanında Kâmran’ın yazdığı bir mektubu getirir. Bu olayı öğrenen Feride derhal evi terk eder ve kendi hayatını kurmak ve yaşamak için Anadolu’ya gitmeye karar verir.
İstanbul’dan çıkmadan önce Feride annesini dadısı olan Gülmisal Kalfanın evinde kalır. Yaklaşık bir bir buçuk aylık bir beklemeden sonra Bursa’nın merkez rüştiyesinde coğrafya ve resim muallimliğine tayin edilir. Fakat Feride Bursa’ya gittiğinde bir başkasının daha aynı göreve atandığını görür. Bir aylık bir beklemeden sonra bu görev Feride’ye çıkartılmıştır. Fakat Feride müdürün ısrarcı teklifleri ve diğer öğretmenin ağlayışları ile hazırlanan bu tuzağa, hayat tecrübesi olmadığı ve kalbinin çok temiz olması nedeniyle düşerek, görevinden istifa edip Bursa’nın yakınında Zeyniler Köyünde muallimliğe geçer. Müdürün Feride’yi kandırmak için öve öve bitiremediği Zeyniler Köyü daha, doğru dürüst yolu olmayan, hatta okulu bile ahırdan bozma bir yerdir.
Feride önceleri hiç sevmediği o can sıkıcı ve karanlık yeri alıştıkça sevmeye başlıyordur. Bu köyde hemen derse başlamış ve öğrencilerle iyi ilişkiler kurmuştur. Fakat öğrencilerinin arasında Munise adında bir kız onu çok etkilemiştir. Bu kız babası ve ablasıyla kalıyordur. Bu kızı çok sevdiği için onunla, diğerlerine oranla daha fazla ilgileniyordur. Bir gün Munise bir kabahat işler ve babası onun üzerine yürüyünce evden kaçar. Karlarla bir gün boğuştuktan sonra Munise Feride’ye sığınmaya karar verir. Feride bu olay üzerine, Munise’nin babasından da izin alıp onu evlatlık edinir.
Feride her geçen gün bu küçük köye alışmaktadır. Bir gün köye bir müfettiş gelir ve okullarını ziyaret eder. Feride’nin ders verdiği ahırdan bozma bu okulu müfettiş gördüğünde burada ders yapılamayacağını söyler ve okulu kapatmaya karar verir. Feride’ye ise onu başka bir okula tayin edeceğini söyler. Feride, Maarif Müdürünün yanına gittiğinde müdür ona açıkta yer olmadığını söyler. Ama müdürün odasında eski bir arkadaşını görüp, onunla Fransızca konuşmaya başlayınca bu olay sayesinde Bursa Darülmuallimatında çalışmaya başlar.
Feride bu okulda da çok mutlu olmuş ve yine öğrencilerle çok iyi ilişkiler kurmuştur. Artık Feride çok güzel bir genç kız olmuştur. Bu güzelliği nedeniyle kendisine Bursa’da “ipekböceği” ismini takarlar. Okul çok iyi gidiyordur fakat okulda çok sevdiği ve kendisine çok yakın hissettiği Şeyh Yusuf Efendi, Feride’ye aşık olmuştur. Üstelik bunu Feride’den başka herkes bilmektedir. Bir gün bunu bir arkadaşı Feride’ye söyleyince Feride çok utanır ve artık insan içine çıkamaz olur. Çünkü Şeyh Yusuf hastalanıp ölünce Feride’ye herkes suçluymuş gibi bakar ve Feride buna daha fazla dayanamayarak Çanakkale’ye gider.
Maarif Müdürünün emriyle Çanakkale Rüştiyesi’ne emri çıkan Feride, Munise’yi de alarak Çanakkale’ye yerleşir. Fakat güzelliği burada da herkesin dikkatini çeker ve bu sefer ona “Gülbeşeker” ismini takarlar. O çevrenin en zengin ailesinin kızlarının öğretmenliğini yapan Feride, kızın da isteğiyle konağa davet edilir. Fakat bu davetin sebebi başkadır. Konağın sahibi Nerime Hanımın amcasının oğlu İhsan, Feride’yi beğenmiştir. Davetin esas sebebi evlenme teklifidir. Fakat Feride bu teklifi herkesi şaşırtacak şekilde reddeder. Bu olaydan kısa bir süre sonra Hafız Kurban Efendi adında evli bir adamdan daha evlenme teklifi alan Feride bu teklifi de reddeder. Tabii Feride artık sokağa çıkamaz olmuştu.
Bir süre sonra da Nazmiye adında bir arkadaşının davetini iyi niyeti nedeniyle kabul eden Feride başına neler geleceğini bilmiyordur. Arkadaşı Feride’ye nişanlısını ve nişanlısının en yakın arkadaşı olan Burhanettin adında birini tanıştırır. Daha sonra yemeğe indiklerinde bütün salon Burhanettin ve Gülbeşeker diye inliyordur. Bu davet aslında Burhanettin Bey ile Feride’nin arasını yapmak için düzenlenmiştir. Bu olaydan sonra Feride artık Çanakkale’de de daha fazla kalamayacağını anlar ve okulun müdiresinin birkaç yakın arkadaşı ile görüşmek için İzmir’e gider.
Fakat burada işler istediği gibi gitmez. En sonunda oranın en zenginlerinden birinin kızlarına Fransızca dersi vermeyi kabul eder. Artık Feride ve Munise köşkte kalıyorlardır. Fakat köşkün sahibinin oğlu Cemil Bey gece Feride’yi merdivenlerde sıkıştırır. O evden ayrılmadan önce Kâmran’ın önceki yaz evlendiği haberini alır. Daha sonra Maarif İdaresine gittiği zaman Kuşadası’nda Türkçe ve resim muallimine ihtiyaç olduğunu öğrenir. Feride bu görevi kabul ettikten sonra, Anadolu yolculuğunda son durağı olan Kuşadası’na hareket eder.
Kuşadası’nda okulu istediği gibi yöneten Feride burada da mutluluğu bulmuştur. Ancak Kuşadası’na gittikten bir ay sonra muharebe başlar ve okul, kumandanlığın emriyle hastaneye dönüştürülür. Feride, daha önce Zeyniler’de tanıştığı doktor Hayrullah Bey’i, burada tekrar görünce, onun ısrarı sonucu hastanede hemşirelik yapmaya başlar. Hemşireliğe başladıktan bir ay sonra Feride’nin hastası İhsan Bey olur. İhsan Bey muharebede ağır yaralanmış ve ameliyat edilmiştir. Feride hem İhsan Bey’e acıdığı hem de Kâmran’ı unutmak için, İhsan Bey’e evlenme teklifi etmiş fakat kendine acındığını anlayan İhsan Bey bu teklifi reddetmiştir.
Muharebe bittikten sonra mektep tekrar kurulur ve Feride “Müdire” olur. Fakat acılar burada da Feride’yi bırakmaz.Burada Munise hastalanır ve bu hastalığa yenik düşüyor. Feride Munise’yi toprağa vermenin üzüntüsü ile tam on yedi gün boyunca kendine gelemez. Onun bu durumunu gören ve onu bir kızı gibi seven Hayrullah Bey, Feride’yi iyileşinceye kadar bekler ve onu yanına alır. Bu olaydan sonra Feride artık Hayrullah Bey ile birlikte kalmaya başlar. Fakat Feride’nin Hayrullah Bey’in yanında kalması halk tarafından hoş karşılanmaz ve ikisi hakkında kötü dedikodular çıkar. Bunun üzerine Hayrullah Bey dedikoduları engellemek için Feride ile evlenir.Feride ise evlenmeyi kabul ederken hayatında ilk ve tek sevdiği Kâmran’dan da ayrılmış oluyordu. Bu durumu anlayan Hayrullah Bey ölmeden önce son isteği olarak Feride’den İstanbul’a gitmesini ister ve Feride’ye Kâmran’a iletmesi için bir mektup verir. Bu mektupta Kâmran’a Feride’nin kendisini ne kadar sevdiğini yazar. Ayrıca mektubun içine bu kitabı oluşturan Feride’nin günlüğünü de koyar.
Feride bu son istek üzerine İstanbul’a gittiğinde Kâmran’ı ne kadar sevdiğini bir kez daha anlar. Kâmran da evlendiği kadını kaybetmiştir. Ayrıca Kâmran evlense bile yalnızca Feride’yi sevmiştir. Kâmran bu günlüğü okuyunca Feride’nin de kendisini sevdiğini anlar. Bunu amcasına anlattığında amcası ve Kâmran, Feride’nin haberi olmadan kadıya giderler ve nikâh kıydırırlar. Böylece Feride bu kadar acıdan sonra haberi olmadan hayatta en çok istediği kişiyle evlenir ve en sonunda mutluluğu bulur.

ÜSLUP ÖZELLİKLERİ :
Hem bir aşk, hem de bir macera romanı olarak değerlendirilebilecek bu eser, günlük konuşma diliyle yazılmış ve bu yüzden geniş halk kitleleri tarafından beğeni kazanmıştır. Yazarın, olayları ülke gerçeklerinden ve eserin yazıldığı zamandan soyutlamadan ele alması sebebi ile, o zamanları göremeyen yeni kuşaklar için bir takım yabancılıklar görülebilir. Örneğin o zamanlarda çok popüler olan harici terimler ve köhne Osmanlıca kelimeler sıkça kullanılmıştır. Buna rağmen yazarın anlatımdaki sadelik ve akıcılık bu yabancı kelimelerin anlamlarını kendiliğinden ortaya koymakta, hiç olmazsa çok zor anlaşılacak noktalar bırakmamaktadır.
Tasvirlerin oldukça fazla olması, hatta kitabın önemli bir bölümünü işgal etmesi, okurun, kendisini olayların içinde gibi hissetmesini sağlamaktadır. Özellikle insanın ruh halini mükemmel benzetmelerle tasvir eden yazar, bunu yaparken tabiat güzelliklerini, tabiat olaylarını sıkça kullanmıştır. Mekân tasvirleri ise okuru adeta olayların içine alıp, o mekânlarda yaşatmaktadır.
Yazar Türkçe'yi hem kelime zenginliği bakımından, hem gramer bakımından iyi bir şekilde eserine yansıtmıştır. Cümle yapısı gayet sade, anlaşılırdır. Anlaşılamayacak uzun cümleler oldukça azdır. Kullanılan uzun cümleler de genellikle kendi içlerinde parça parça anlamsal bütünlükler oluşturmaktadırlar.

KARAKTERLER HAKKINDA BİLGİ :
Çalıkuşu’ndaki kahramanlar aslında hayatımızda her an karşılaşabileceğimiz , içimizden birileri.Kahramanların hiçbiri alışılmadık özellikleri olmayan , karakterleri tam olarak anlaşılabilen kişilerden oluşmuştur.
Kahramanlardan, baş kahraman hepinizin de bildigi gibi , dizi filminde Aydan Şener’in canlandırdığı Feride diğer bir ismiyle Çalıkuşu. Feride küçüklüğünde heyecanlı , hareketli tam anlamıyla yaramazlıktan bıkmayan bir kişiliğe sahip.Çalıkuşu ismini de Fransız Kolejinde öğrenim görürken tenefüslerde ağaca çıkıp daldan dala atladığını gören bir öğretmeninin :
“Bu çocuk insan değil,çalıkuşu “ diye bağırmasından almıştır .
Feride öğretmenliğe başlamasıyla gittiği her yerde , güzelliğiyle herkes tarafından aşık olunan , ’’Gülbeşeker’’,’’İpekböceği’’ gibi türlü isimler takılan biri olur.Hakkında dedikodular olur.Fakat o Kâmran’ı kalbinden atamamasına rağmen Kâmran ile evliliğine üç gün kala öğrendiği ; ’’Kâmran ‘ ın başkasıyla birlikte olduğu’’ haberi , Kâmran’a karşı nefret dolu olmasına sebep olur .Bu öyle bir nefrettir ki Kâmran’la ilgili olan herşeyden nefret duymaya başlar . Örneğin yeşillikten nefret etmesinin sebebi Kâmran ‘ın yeşil gözlü olmasından dolayıdır. Ama Kâmran’ı unutmak için de öğrencilerine , bulunduğu çevreye birşeyler kazandırmayı , gülmeyi öğretmeyi isteyen gönlü çok geniş birisidir.
Kâmran ise uslu ,okumuş , nazik birisi aynı zamanda Feridenin kuzeni . Kız ayağı gibi küçücük ayaklarında beyaz podüsüet iskarpinleri ,ipek çorapları,nazik vücuduyla erkekten ziyade kıza benzeyen birisi . Fakat Kâmran Feride’nin deyimiyle yere bakan, yürek yakan cinsinden sinsi bir sarı çıyandır.Bayanlara karşı zaafı olan birisidir.Ama Feride’ye karşı daha farklı bir ilgisi vardır.
Munise küçük bir kızdır . Babası ihtiyar bir köy memuru olan ve üvey annesinden bayağı eziyetler gören bir çocuktur. Feride bu çocuğa karşı özel bir alaka duyuyor ve daha sonra köyün muhtarını aracı yaparak onu yanına alıyor ve beraber yaşıyorlar . Munise bembeyaz denecek kadar uçuk sarı saçlı , duru beyaz tenli , melek gibi güzel çehreli bir çocuk . Munise küçük yaşına rağmen Feride’yle konuşuyor , Feride’nin dert ortağı oluyor .
Müjgân, Feride’nin kuzeni.Feride’den üç yaş büyük .Feride akraba çocukları arasında en ziyade onu seviyor.Müjgân Feridenin tam zıddı.Çok ağırbaşlı, ayrıca her istediğini yaptıran birisi.Romanın sonunda Kâmran’la Feridenin yeniden beraber olmalarını sağlamak için uğraşıyor.
Dr.Hayrullah Bey çok gün görmüş , temiz kalpli orta yaşın üstunde ihtiyar denecek birisi.Hastalara yardımcı olmayı amaç edinmiş , bu yüzden köy köy çağrıldığı yere hiç çekinmeden giden Dr.Hayrullah Bey Feridenin durumunu da en iyi bilen birisidir.
Mişel Fransız Kolejindeki arkadaşı.
Hatice Hanım Zeyniler Köyündeki okulda daha çok dini derslere giren birisi.
Besime Hanım ise Kâmran’ın annesi .

57 yorum:

Adsız dedi ki...

benim adım mehmet özkara ben reşat nuri güntekin in kitaplarını çok beğenirim ve bana bu kitabı önerdiği için öğretmenim Ekrem BAŞKONUŞ A TEŞEKKÜR EDERİM

Adsız dedi ki...

tşk yazdıgın için kitap gerçekden çok guzul 6 gunde okuyup bıtırdım geerçekdn herkezn okumasını tavsıye ederım

Adsız dedi ki...

benim adım FERİDE bu kitabı 2 günde okuyup bitirdim. kitap okumayı seven biriyim bu yüzden kitabın dışa vuruşu benim için çok önemli ..ÇALIKUŞU bunlardan biri.......BEĞENEREK OKUDUM.

Adsız dedi ki...

benim adım FERİDE bu kitabı 2 günde okuyup bitirdim. kitap okumayı seven biriyim bu yüzden kitabın dışa vuruşu benim için çok önemli ..ÇALIKUŞU bunlardan biri.......BEĞENEREK OKUDUM.

Adsız dedi ki...

berbat bir kitap. çok sıkıcı ve basit bir konu ...

Adsız dedi ki...

güzel ama insanın huyunu bozan bir romannnn

Adsız dedi ki...

çok gözel

Adsız dedi ki...

Ben de bu kitabı çok beğendim öneriyorum

Adsız dedi ki...

Bu kitap ATATÜRKÜN en sevdiği kitap ona göre konuş

Adsız dedi ki...

sıkıcı

Adsız dedi ki...

Birisi romanı hiç sevmedim demiş yorumuna dikkat et kardeşim bu roman Atamızın en sevdiği romandı hiç bir zaman yanından ayırmazdı lütfen cümle kurarken veya görüşlerini belirtirken kelimelerini biraz düşünüp düzgün seç.

Adsız dedi ki...

gerçekten güzel bir özet olmuş çok teşekkür ederim

Adsız dedi ki...

Cok guzel bir kitap bence okumanizi tavsiye ederimmm🙋🙋

Adsız dedi ki...

8.sinifa gectigim yaz döneminde okudum ilk olarak ve yaklaşık 4 günde bitirium da ha sonra tekrar okudum her okuyusumda aşık oldum Feride ve maceraları yaramazlıkları aşkı kısacası her şeyi ile mükemmel bir kitap Gerçekten her kelimesinde ayrı bir mutluluk veriyor Benim en bi sevdigim kitap biraz pahalı ama o kadar para verip aldığınız watpad kitapları gibi paraya kiyip alin derim

Adsız dedi ki...

Ben berat bu kitabı iki günde bitirmek lazım ama ilk başları çok saçma onu size söyledim

Adsız dedi ki...

çok güzel bir kitap
maşallah

Adsız dedi ki...

Özet çok güzel ama uzun olmuş

Adsız dedi ki...

2 gün sonra Edebiyat sınavında bu kitap sorulacak. Kitabı okumadım. Umarım özet iş görür, teşekkürler.

Unknown dedi ki...

Aman allahım bu nedir psikolojik baskı var

Adsız dedi ki...

bence nesat nuri gultekinin butun romanlarini okumalisiniz . xunku hepsi guzel

Adsız dedi ki...

normalde kitap okumayı sevmem ama harika bir kitap hem sürükleyici hem de çok anlamlı bir kitap. okumanızı tavsiye ederim.

Adsız dedi ki...

Zaten Atatürk manyağın tekidir.

Hasan Uçkun dedi ki...

Kitab çok güzel burun arkadaşlarıma ve bütün herkese tavsiye ederim

Adsız dedi ki...

güzel olmuş ama kişi kitlesi falan verilseydi daha iyi olurdu.

Adsız dedi ki...

Berbat diyen utansın

Adsız dedi ki...

Kitab okumadım hoca ödev verdi bende burdan bakıp bakıp yazdım hocaa okudum dicem

Adsız dedi ki...

Kitap çok harika bir üslupla yazılmış.müthiş ve inanılmaz bir eser.Atamız'ın beğendiği kadar var.Reşat Nuri Güntekin gerçekten beğendiğim bir yazar.Zaten Türkiye'yi bir dönem UNESCO 'da temsil etmiş.Herkese onun yaprak dökümü kitabını da öneririm.herkese iyi okumalar.☺🇹🇷

Adsız dedi ki...

Kitabı bizzat okudum ve Reşat Nuri'nin düşünce yapısına hayran kaldım.
Dediğin gibi cümle tasvirleri öyle güzel ki.
Yeni dönem edebiyatta hep şey var bilirsiniz vurucu cümle doğallık dışı hatta üstüne günlerce düşünülen.
Bu roman öyle değil Senin, Benim veya Onun yaşayabileceği tarzdan doğal kah Kürk Mantolu Madonna da öyle.
Kitap gayet güzel, Yazar Gayet Zeki.

Adsız dedi ki...

Güzel bir kitap

Adsız dedi ki...

Bana bu kitabı öneren öğretmenim ZÜBEYİR AKDENİZ'E ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM...

Adsız dedi ki...

Bu kitabı kötüleyen beğenmeyip iğrenç diyenler utansın.Ben bu kitaba adetâ âşık oldum















Unknown dedi ki...

Yukarıda bir arkadaşımız Atatürk e manyağın teki demiş kardeşim o laflarına dikkat et sen o adam sayesinde özgürsün hatta Atam senden yüz bin kat akıllıydı





Unknown dedi ki...

Yukarıda bir arkadaşımız Atatürk e manyağın teki demiş kardeşim o laflarına dikkat et sen o adam sayesinde özgürsün hatta Atam senden yüz bin kat akıllıydı





Adsız dedi ki...

Yukarıda bir arkadaşımız Atatürk e manyağın teki demiş kardeşim o laflarına dikkat et sen o adam sayesinde özgürsün hatta Atam senden yüz bin kat akıllıydı





Adsız dedi ki...

cooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooookkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkk gllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllluzellllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllll

Edebiyat Sever dedi ki...

Şimdi öncelikle şunu belirtmem gerekir;kitap çok güzel,akıcı,sürükleyici.Edebiyat sever i olarak hepinize tavsiye ederim.

Unknown dedi ki...

Bu kitabı henüz okumadım ama özetini okuyunca anladım çok güzel bir kitap bu kitabı bana önerdiği için ızzet hocama çok teşekkürederim

Adsız dedi ki...

drama kitabıymış bu

Adsız dedi ki...

gercekten hoş bir roman sürekleyici sizlere bir tavsiyem olacak reşat nurinin acımak yaprak dökümü damga ve özellikle bir kadın düşmanını tavsiye ediyorum bir kadın düşmanında ağlamıştım gercekten cok güzeldi . kitaplsrındaki duyguyu tam anlamıyla okuyucuya yaşatan bir roman

Adsız dedi ki...

Ben kitabı okudum hiç birşey anlamadım ve kötü saçma bir kitap olduğunu düşünüyordum bu özeti okudum ve kitabın ne kadar güzel olduğunu fark ettim.

Adsız dedi ki...

:)

Adsız dedi ki...

Sınavdan 100 alcağıma inanıyorum

Unknown dedi ki...

Kitap çok güzel ona sözüm yok ama benim anlamdığım şu : Birisi kitabı okurken beğenmemiş ve Atatürk'ün en sevdiği kitabı düzgün konuş gibi yorumlar yapılmış. Bir kişi kitabı Atatürk seviyor diye sevmek zorunda değil. Saçmalamayın!

Adsız dedi ki...

kitap çok harika tavsiye ederim...

Adsız dedi ki...

eh güzel kitap

Unknown dedi ki...

Çok teşekkürler

Unknown dedi ki...

Bayıldım çünkü güzel bir kitap olduğu kahramanlardan belli📚📚📚

Adsız dedi ki...

KİTAP ÇOK SIKICI KATILANLAR


+111111111111111111111

Adsız dedi ki...

🍑🔫böyle kitap mı olur ya...

Adsız dedi ki...

Atatürk e bu sözleri söyleyen kişiler oldukça bu ülke gelişmez tabi roman gerçekten de güzel bu arada PİRAYE ve EROİNLE DANS kitaplarını da tavsiye ederim.

Unknown dedi ki...

Hiç kimse Atatürke birşey diyemez

Adsız dedi ki...

KİTABI BİTİRMEDİM İLK BAŞTA KİTAPTAN HİÇBİR ŞEY ANLAMADIM FAKAT ÖZETLERE BAKARAK ANLAMAYA ÇALIŞIYORUM... HERKESE İYİ OKUMALAR <3

Adsız dedi ki...

Berbat ama daha kötüsünu okudum

Adsız dedi ki...

ÖZETİNİ OKUDUM 500 SAYFAYI DA BİTİRDİM

Adsız dedi ki...

Ben Yusuf 8.sınıf öğrencisiyim 2 gün sonra Türkçe sınavında çıkçak temin edemediğim için baktım inşallah iş görür.

Adsız dedi ki...

Güzel

Unknown dedi ki...

Çok güzel bir kitap. Beğenmeyen kişilerin gereksiz bulduğum eleştirilerini gördüm ve yorum yapmak istedim. Okunmaya değer bir kitap, sıkıcı değil. Başlarda üzücü ama sonunda mutlu bitiyor,çok sevindim. Kitap tek kelimeyle muhteşem.