KİTABIN ADI AGO PAŞA’NIN HATIRALARI
KİTABIN YAZARI REFİK HALİT KARAY
YAYIN EVİ İNKILAP VE AKA KİTABEVLERİ
BASIM YILI 1967
1.KİTABIN KONUSU:
Ago Paşa adlı Senegalli bir papağanın günlük hayatta başımızdan geçen çeşitli durumlar, bu durumlara değişik örnekler ve bu olayların yorumlaması anlatılmaktadır.
2.KİTABIN ÖZETİ:
Cumhuriyetin ilanından sonra ilk partilerin kurulmasıyla iktidar partilerin sık sık değiştiği zamanlarda Sultan Ahmet’in karşısında bulunan Papağan Ago Paşa’ya sahibi tarafından iktidardaki partinin sloganı öğretilince parti ileri gelenlerinden birisi hemen gelerek Ago Paşa’yı alır;ve çok rahat ve modern bir hayt yaşamaya başlamasını sağlar. Fakat çok geçmeden iktidar değişir ve papağan sahibinin kendisine bir zarar gelmesi korkusu ve hiddetiyle tekrar dükkana döner.burada yeni partinin sloganı öğretilir.birkaç gün sonra yeni partiden birileri gelir ve kuşu alır. Bu olay defalarca tekrar eder. Çünkü hiçbir zaman yönetim uzun süreli kalıcı olmamıştır. Kitabın ilk bölümünde bu çalkantılı dönemin olayları bir papağanın ağzından nakledilmiştir.
Hülya Bu Yaa…: İkinci bölümde Amerikalı bir seyyahın Ankara’ya dair müşahedatı bulunmaktadır. Buna göre Ankara insanının hayal gücünü zorlayacak derecede, üstün teknoloji ile donatılmış yaşama kolaylıkları bir ütopya şeklinde geliştirilmiştir. Öyleki Ankara’da mevsim dahi kurulan akümülatörleri devamlı aynı ve sıcaklık en uygun dereceye ayarlanıyor ve devamlı gündüz yaşanıyor. Hiç yağmur yağmıyor.
Meyvalara Dair…: Bu bölümde meyvelerin bütün güzellikleri en ince ayrıntısına kadar söylenmiş ve meyvelerin manzarası; kırlardan, denizlerden ve gruplardan daha hoş olarak söylenmiştir.
Yemeklere Dair…: Meyve ve sebzelerin pişirilmiş hali olan yemeklerin güzellikleri ve özellikleri zaman zaman yemekleri dahi konuşturarak açıklamıştır.
İşrete İkbale Dair…: İşret ve ikbal karşılaştırılmıştır ve örneklerle açıklanmıştır. Mesela insan rakı(işret) masasının başına eğlenelim diye ikbal masasının başına ise iş görelim diye oturur. Ama ikiside insanı değiştirir. Ya büsbütün deli eder ya da aptal eder, saçma söyletir, falso yaptırır, çam devirtir.
Parasızlığa Dair…: Dünyada yokluğun en çok hissedildiği ve diğer bütün yoklukları örten varlık(madde) olarak paradan bahsedilir ve parasız bir insanın ruh halini düşüncelerini ve hayatını örneklerle açıklar.
Suya Sabuna Dair…: Bu bölümde hamamdaki insanların çıplak oldukları için hiçbirinin birbirinden farkı olmadığını ve bu örneklede insanların davranışlarında elbisenin rolünden bahsediyor.
Dargınlığa Barışıklığa Dair…: İnsanlar arasında en küçük yaşta başlayıp mezara kadar dargınlık ve bunları yaşayan insanların barışmayı istedikleri halde gururları ile girdikleri mücadeleyi konu alıyor.
Korkuya Dair…: İnsanların ömürlerinin yarısını kaplayan ve heryerde bizimle olan korjudan bahsetmekte ve örneklerle bütün canlıların birbirlerinden korktukları belirtilmektedir.
Misafirliğe ve Misafirlere Dair…: Misafirliğe gidenin ve ve sahibinin yaşadığı sıkıntıları her iki yönden bakarak anlatıyor ve bu iki tarafın birbirinr karşı yanlış yapmamak için hareketlerine koyduğu sınırlamalar ve iç dünyalarında düştükleri tezatları anlatılıyor.
Tesadüfe Dair…: Bu bölümde de insan yaşamının her yönünü bütünüyle tesadüflerin değiştirdiğini, çok büyük tesadüfler sayesinde ölümden dönen insan hikayeleriyle destekleyerek anlatıyor.
Bunu izleyen bölümlerde de buna benzer hayatttan alınmış kesitlerle bazı olaylar veya hayal ürünü olaylarla karşılaşmaktayız.
3.KİTABIN ANA FİKRİ: Her konuda farklı bir ana fikir hakimdir.
4.OLAY VE ŞAHIŞLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Kitapta belirli bir olay ve belirli bir kişi yoktur. Birbirinden bağımsız olaylar anlatılmaktadır. Bu olaylarda kahramanlarda farklıdır. Bu olaylarda bir papağanın ağzından anlatılmaktadır.
Ago Paşa: Senagalli bir kuş, bir papağandır.
5.KİTAP HAKKINDA ŞAHSİ GÖRÜŞLER:
Eski bir kitap olması sebebiyle yoğun olarak kullanılan eski Türkçe söcükler anlamayı zorlaştırmaktadır. Fakat günlük hayattan verilen örnekler okuyucunun kendisinden birşeyler bulup pay çıkarmasına yardımcı oluyor.
6.KİTABIN YAZARI HAKKINDA KISA BİLGİ:
1888'de İstanbul'da doğan Refik Halit, Bank-i Osmani serveznedarlarından, "bâlâ" rütbesine sahip Mehmed Halid Bey'in oğludur. Vezneciler'de Şemsu'l-Maarif ve Göztepe'de Taş Mektep'te okuyan ve ayrıca özel dersler de alan Refik Halid, Mekteb-i Sultani'yi terkettiği gibi, Mekteb-i Hukuk'u da yarıda bırakıp Maliye Merkez Kalemi'ne katip olarak girdi.
1908'de katipliği bırakarak, Servet-i Fünun'da ve Tercüman-ı Hakikat'te çalışmaya başladı, bu arada kendisine ait Son Havadis adıyla bir gazete çıkardı ancak bunu on beş sayı sürdürebildi. Fecr-i Ati Topluluğu'na katıldı, Servet-i Fünun'a yazılar verdi..Gazeteci Ahmet Samim'in 9 Haziran 1910'da İttihatçılarca katledilmesi üzerine İştirak adlı gazetenin 13 Haziran 1910 tarihli nüshasının buna ilişkin yazılara ayrılmasını sağladı ve bu yüzden İttihat ve Terakkicilerce mimlendi. "Kirpi" müstear ismiyle yazdığı, İttihat ve Terakki Fırkası'nı yerden yere vuran yazılarını "Kirpinin Dedikleri" adıyla bir kitapta topladı ve bu arada Hürriyet ve İtilaf Fırkası'nın elindeki Beyoğlu Belediyesi'nde yedi ay süreyle Başkatip olarak çalıştı, Mahmud Şevket Paşa'nın katlinden hemen sonra da, yargılanmaksızın Sinop'a sürüldü (1913), bilahare Çorum, Ankara ve Bilecik'e gönderildi. Bilecik'teyken ongünlük bir izinle İstanbul'a geldiğinde Ziya Gökalp'in yardımlarıyla geri dönmedi yani sürgünlüğü son
buldu (1918).Robert Kolej'de bir yıl kadar Türkçe öğretmenliği yaptı, bu arada Vakit, Tasvir-i Efkar ve Zaman gazetelerinde makaleler yayınlayan Refik Halid, Damat Ferit Paşa'nın dostluğu sayesinde, mütarekeden hemen sonra Hürriyet ve İtilaf Fırkası'na katıldı, Posta ve Telgraf Umum Müdürü olarak görevlendirildi (1919). İzmir'in işgalinden sonra Anadolu Hareketiyle İstanbul Hükumeti arasında yaşanan telgraf krizinde İstanbul Hükumetini tuttuğu için, İstanbul'un işgalcilerden kurtarılışının ardından 09.11.1922 tarihinde Beyrut'a kaçtı. Yüzellilikler listesine alınması ve ihracı konusunda baskı yapılması üzerine Suriye'nin vatandaşlığını kabul etmek zorunda kalan Refik Halid, Halep'te yayımlanan Doğruyol ve Vahdet gazetelerini yönetti, bir ara kendi adına çıkardığı gazeteyi de tepkiler yüzünden kapatmak zorunda kaldı.
Af Kanunuyla, 1938'de yurda dönüp, yazmaya ve geçimini bu yoldan sağlamaya devam eden Refik Halid, 18.7.1965 tarihinde İstanbul'da öldü.
ESERLERİ
Romanları:İstanbul’un İçyüzü,Yezidin Kızı, Çete, Sürgün, Anahtar, Bu Bizim Hayatımız, Nilgün 1-2-3, Yeraltında Dünya Var, Dişi Örümcek, Bugünün Saraylısı, İkibin Yılın Sevgilisi, İki Cisimli kadın, Kadınlar Tekkesi, Karlı Dağdaki Ateş, Dört Yapraklı Yonca, Sonuncu Kadeh.
Hikaye Kitapları:Memleket Hikâyeleri, Gurbet Hikâyeleri.
Kirpinin Dedikleri, Ago Paşa’nın Hatıraları, Ay Peşinde, Sakın Aldanma İnanma Kanma, Tanıdıklarım, Guguklu Saat, Bir Avuç Saçma, Bir İçim Su, İlk Adım, Üç Nesil Üç Hayat, Minelbab İlelmihrab
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder