KİTABIN ADI: SİLAHLARA VEDA
KİTABIN YAZARI : ERNEST M. HEMINGWAY
KİTABIN YAYIN EVİ : SOSYAL YAYINLAR
KİTABIN BASIM YILI :
2001
KİTABIN KONUSU :
Birinci dünya savaşı sırasında İtalyan ordusunda ambulans sürücülüğü yapan Amerikalı Teğmen Henry ve bir İtalyan kasabasında tanıştığı İngiliz Hemşire Catherine’nin arasında filizlenen aşk ve savaşın bu iki insanın hayatını çeşitli şekillerde etkilemesi.
KİTABIN ÖZETİ :
Teğmen Henry bir gün arkadaşının vasıtasıyla Catherine ile tanışır.Aralarında kısa bir sürede sıcaklık doğar.Henry ilk seferler Catherine’İ sadece yanında hoş zaman geçireceği biri olarak görmektedir.
Cephede bulunan Henry sipere girmişti ki onun ve arkadaşının üzerine top memisi düştü.Bunun sonucunda yanındaki arkadaşının bacakları kopmuş ve ölmüş kendisinin ise bir dizi yerinden çıkıp aşağıya kaymıştır.Olayın ardından derhal hastaneye kaldırılır.Catherine olan aşkı her geçen gün artmaktadır.Durumu öğrenen Catherine onu hastanede ziyarete gelir.Henry,Catherine’i görür görmez aşık olur.Daha önceki duygularından farklı duygular hissetmektedir artık.Bu duygu seli ikisini de içine alır ve birbirlerinin olurlar.
Kısa bir süre sonra dizinden ameliyat olur.Durumu her geçen gün biraz daha iyi olmaktadır ve cepheye dönme zamanı yaklaşmaktadır.Catherine’nin hamile olduğunu öğrenmesi onu cepheye dönme konusunda kararsız kılmaktadır.Fakat savaş durumunda cepheye dönmemesi onun vatan haini olarak nitelendirilmesine neden olurdu.
Henry nihayet cepheye döner.Görevi,yaralıları ve hastane donanımını geri bölgelere taşımaktı.Çünkü İtalyan ordusu geri mevzilere çekiliyordu.Yağmur günlerdir çok şiddetli olarak yağıyordu ve toprak iyice yumuşamıştı.Bu yüzden yolda ilerlemek oldukça güçtü.Henry’nin yanında meslektaşları vardı.Bu şekilde üç arabalık bir konvoy şeklinde ilerliyorlardı.Kısa bir zaman sonra araba tekerlekleri çamura saplandı.Onca gayretlerine rahmen arabaları kurtaramadılar ve yollarına yaya devam etmek zorunda kaldılar.Savaşın ortasında bulunduklarından dolayı dikkatli davranmaları gerekiyordu.Yolda giderlerken üzerlerine ateş açıldı ve Henry’nin arkadaşı gözünden vurularak hayatını kaybetti.
Daha sonra yolda bir subay gurubu ile karşılaştılar.Bunlar kendilerine ‘‘Savaş Polisi’’ diyorlardı ve savaş firarilerine ceza vermek amacıyla suçlu bulduklarını ölüm cezasına çarptırıyorlardı.Henry’nin de suçlu bulunacağı muhtemeldi;çünkü aksanlı konuşuyor olmasından dolayı İtalyan üniforması giymiş bir Alman sanılabilirdi.Henry ilk fırsatta kaçtı ve kendini yakındaki ırmağın içine attı.Bir süre suyun altında kalmayı denedi,su çok hızlı aktığından dolayı kısa bir sürede oradan uzaklaştı ve bir kütüğe tutunup yoluna devam etti.Bir süre sonra bir fırsatını bulup kıyıya çıktı ve demir yoluna ulaştı.Buradan yavaşça geçen trenin alçak vagonlarından birinin üzerine atladı ve Milano şehrinde trenden indi.Burda Catherine’nin daha önce çalıştığı hastaneye gitti;fakat onu orada bulamadı;çünkü Catherine Stresa’ya gitmişti.
Henry artık firari durumundaydı ve İtalyadan uzaklaşması gerekiyordu.Onun için en kurtarıcı yol İsviçre’ye gitmekti; ancak bu şekilde özgürlüğüne kavuşabilir ve Catherine ile evlenebilirdi.
Catherine’İ buldu ve ona durumunu açıkladı.En kısa zamanda İtalya’yı terk etmeleri gerekiyordu,ayrıca Henry aranıyordu.Bunun için bir tekne satın aldılar ve İtalya’ya yol aldılar.Yaklaşık otuz beş mil kürek çektikten sonra İsviçre kıyısına ulaştılar.Burada İsviçre polisi tarafından göz altına alındılar.Sorgularında açıklama olarak : Öğrenci olduklarını ve kış sporlarını yapmak maksadıyla uygun bir yer aradıklarını ve kendisinin kürek çekmeyi sevdiğini ve Catherine ile kuzen olduklarını söylediler.Bulundukları yeri bildirmek şartıyla serbest bırakıldılar.Polis uygun bir yere yerleştirilmelerinde onlara yardımcı oldu.
Henry Catherine ile en kısa zamanda evlenmek istiyordu;fakat Catherine hamileliği sebebiyle karnının büyümüş olduğunu ve bu şekilde evlenmesinin utanç verici olduğunu gerekçe göstererek ileri bir tarihte evlenmelerinin daha uygun olacağını söylüyordu.
Catherine’nin karnı günden güne büyüyordu ve bundan dolayı hastaneye yakın bir yerde kalmaları gerekirdi.Lozan’a gittiler ve orada hastaneye yakın bir yerde kalmaya başladılar.Bir gün Catherine’nin sancıları arttı ve Henry onu hastaneye kaldırdı.Catherine’nin sancıları çok şiddetliydi ve uyuşturucuya ihtiyaç duyuyordu;ancak bir zaman geldi ki uyuşturucu bile onun acılarını yeterince azaltmaz olmuştu.Doktor bebeğin sezeryanla alınmasını öneriyordu;fakat Henry bunun normal bir doğumdan farklı sonuçlar doğurabileceğine inanıyordu.Bebek sezeryanla alındı fakat ölü doğmuştu.Bunu Catherine söylemediler.Catherine’nin durumu pek iyi değildi,kanaması vardı ve durdurulamıyordu.Sonunda Catherine öldü…
KİTABIN ANA FİKRİ :
Savaş kişileri birçok tehlikeye sürükler ve umutsuzluğa düşürür.Kişiyi sevdiklerinden uzaklaştırır.Kazanılmasıyla kaybedilmesi arasındaki en büyük benzerlik sonuçta kaybedildiğidir.
KİTAPTAKİ ŞAHISLAR HAKKINDA KISA BİLGİ :
HENRY : İlk başlarda savaşa sıcak ve olmazsa olmaz gözüyle bakan daha sonra fikirleri değişen biri.Amerikalı olmasına rahmen İtalyan ordusuna katılmasınının sebebi,İtalya’da bulunup iyi İtalyanca konuşuyor olmasından kaynaklanmaktadır.
CATHERINE : Sevdiği için her şeyi yapabilecek biri.Genç ve güzel bir bayan.Kısa zaman önce nişanlısı savaşta top mermisiyle paramparça olmuştur.
KİTAP HAKKINDAKİ ŞAHSİ GÖRÜŞLERİM :
Savaşın farklı boyutlarının işlendiği bu roman okuyucuya farklı bir bakış açısı kazandırmaya çalışır.Özellikle savaşın kişilerin hayatını olumsuz şekilde etkilemesi üzerinde durulur.Kişilerin geçirdiği umutsuzluklar doğaya aktarılır.
Kitap yalın bir dille yazılmış,az sözcükle birçok şey dile getirilmiştir.
Akıcılığı ve olayları aktarmadaki ustalığı sebebiyle beğendiğim;fakat bazı olayları aktarırken de uzun yolun seçilmesi nedeniyle eleştirdiğim bir kitap.Ayrıca yazarın karamsarlığı satırlara yansımış ve iyimser bir hava yakalanamamıştır.
KİTABIN YAZARI HAKKINDA KISA BİLGİ :
Yazar 1899 yılında Chicago’da doğmuştur.Gençliğinde muhabirlik yapmıştır.Birinci Dünya Savaşı’nda İtalya-Avusturya cephesinde ambulans şoförlüğü yapmıştır.Bu sıralarda yakınına düşen bir top mermisinin etkisiyle yaralanmış ve yatırıldığı hastanedeki hemşireye aşık olmuştur.Bir süre sonra hemşire tarafından bitirilen bu ilişki,o dönemde yaşanılan vahşetle birlikte onu ilk büyük romanı ‘‘Silahlara Veda’’ ya hazırladı.
Gözlemlerindeki keskinliği ile kısa bir sürede üne kavuştu.Başta demokrasi olmak üzere çeşitli savunma davaları üstlendi.
Eleştirmenlerin onun için bitti dediği bir dönemde çıkardığı ‘‘Yaşlı Adam Ve Balıkçı’’ romanı ona Pulitzer Ödülünü kazandırdı ve ayrıca Nobel Edebiyat Ödülü ’ne de layık görülmüştür.
Yazarın bundan sonraki yaşamında hastalıklar,bunalımlar ve kazalar peşini bırakmadı.Özellikle yazdıklarının eskisi kadar kabul görmemesi ve beğenilmemesi yazar için her şeyi daha da zorlaştırıyordu.Sonunda 1961 yılında yaşamına son verdi.Ama yapıtları yaşamayı sürdürdü.
Ölümünden kırk yıl sonra Hemingway yapıtları hala tüm dünyada çeşitli dillere çevrilmekte,yeni baskılar yaparak zevkle okunmayı sürdürmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder