Kalp Ağrısı

KİTABIN ADI : KALP AĞRISI
KİTABIN YAZARI : HALİDE EDİB ADIVAR
YAYIM EVİ : ÖZGÜR YAYINLARI
ADRESİ : ANKARA CAD.31/2 ÇAĞALOĞLU-İST.
BASIM YILI : 2000

KİTABIN KONUSU : Kitabın konusu beş insanın bir birlerine karşı besledikleri sevginin saygının bazen tam tersine dönüşüp kine bazen de katmerli şekilde artışı olmuştur.

ÖZET: Romanımız kitabın kahramanlarından Zeynep ile doktor babasının konuşmasıyla daha doğrusu Zeynep’in babasına hikayesini anlatmasıyla başlar.
Zeyne hikayesinin adını kalpağrısı olarak koymuştur çünkü bu onun için gerçektende bir kalp acısıdır.
Zeyno babası gibi doktor olan Saffet’ten hoşlanmaktadır bu duygusallık aşktan öteye zihinde canlanan bir fırtınadır yani Saffet’e duyduğu saygı çok üst seviyededir. Ayrıca bunlar resmi olarak da nişanlılardır. Hikayemizin başlangıcı Zeynep’in canından çok sevdiği Azizelerde gercekleşir: Azize, Zeynep’e herkesin deyimiyle Zeyno’ya, platonik olarak nitelendirdiği aşkı ve aynı zamanada akrabası olan zabit (Bnb) Hasan’dan bahseder ve onun geleceğini söyler, onunla tanıştırır. Bu saatten sonra Zeyno’nun kalp ağrısı başlar. Çünkü Zeyno ile Hasan’ın aşkları için bu bir başlangıç teşkil edecektir. Günler geçer Zeyno ile Saffet birbirlerine daha da yaklaşırlar ama zeyno bu ilişkinin bir sonuca bağlanamayacağını bilmekte ve bu yüzden de çeşitli buhranlara girmektedir. Sonuçta Zeyno’da bi rahatsızlık baş gösterir. Bu olay üzerine Saffet Zeyno’yu Ayastefanos’taki evlerine dinlenmelesi için götürür. Bir müddet sonra Hasan ile Azize buraya onu ziyaret için gelirler artık her gün Zeyno ile Hasan birlikte ava gitmektedirler. Bir gün yine bir avda Hasan, Zeyno’ya evlenme teklif eder. Cevapsız kalan bu tekliften sonra hasan Azize’ye onunla evlenmeyeceğini söylüyor. Bu olayın ardından Hasan Zeyno ‘ya tekrar evlenme teklifediyor. Bu olayın ardından Zeyno nişan yüzüğünü boynuna asıyor ve Saffete kararını babası gelince vereceğini söylüyor.(Babası orada değildir ve hikayesini babasına, Ayastefonos’a gidinceye kadarını anlatır diğer olaylar daha sonra gerçekleşir:) Zaten bu sırada Azize’nin kıskançlık kırizleri tutmuştur ve çok ciddi anlamda hasta olmuştur. Doktorluk görevi ise Saffete düşmüştür. Saffet bir süre sonra Zeynonun yanına gelir ve Azize’nin iyileştiğini söyler ve onu görmeye giderler. Orada garcekleri öğrenir ve Azize’nin kıskançlıktan dolayı intihara kalkıştığını öğrenir. Azize’nin refakatini yaptığı birgün Azize olanları anlatır ve Hasan’dan bahseder. Zeyno da Azize’ye Hasan’ın onun olduğunu ve onu elinden almayacağına sözverir. Bu olayın ardından Zeyno, Hasan ile bu işin olmayacağından bahseder ve bunun üzerine Azize ile Hasan evlenirler. Bu sürede Azize’nin rahatsızlığı devam etmiştir ve iyleşmesi için İsviçre’ye gitmesi gerekmiştir. Evlendikten sonra Hasan izin alarak Viyanaya giderler. Viyanadan Azize Zeynoya mektuplar yazar nekadar saadetli olduğundan bahsediyor.Ancak busefer de orada Dora isminde babasının aradaşının kızını kıskanıyor. Günler geçip gider ama Hasan, Zeyno’yu unutamaz ve ona mektup yazmaya karar verir ama mektubu göndermez. Tam mektubu yazarken odaya Dora girer ve Hasan olayı Dora’ya anlatır ve ona karşı da çeşitli duygularından bahseder. Bu duygular Dora tarafından olumlu karşılanır. Bu ilişki devam ederken bir gün Azize ikisini Dora’nın odasında bulur ve iyiden iyiye Azize’nin kıskançlık kırizi artar. Bu arada Hasan’nın 1 ay izini kalmıştır ve şarka tayini çıkmıştır. Bunların hepsini Azize mektubunda Zeyno’ya anlatır.
Zeynep ile babası evde konuşur iken eve babasının arkadaşı Miralay Muhsin girer. Muhsin Bey evlenmek istemektedir ve Zeyno’nun babasından yardım istemektedir. Ancak bu sırada Zeyno’ya karşı da bir ilgisi oluşmaya başlamıştır. Bir gün Miralay Zeyno’ya ondan hoşlandığını söyler. Bunları Zeyno Azize’ye yazdığı mektubunda söylüyor. Zeyno onu sevip sevmemede kararsızdır ama bu sevgiden haz aldığını da saklamamaktadır. Olayın tesadüfi tarafı Miralayın, Hasan’ı tanımasıdır. Hasan zamanında Miralayın yaverliğini yapmıştır. Bir de ilginç hiraye giçmiştir başlarından. Eski çalıştıkları yerde yine Zeyno isminde bir kürt kızını Hasan hamile bırakmış ve tam kızın akrabaları tarafından öldürülecek iken Muhsin Bey tarafından kurtarılmıştır.
Zeyno akıp geçen zaman zarfında Miralay’ın aşkına cevap vermeye başlar. Zeynep’in kalbinde artık iki büyük zevk vardır birisi Miralay birisi de cektiği acının sebebi Hasan’dan alacağı intikamdır. Hasan’ın tayin yeri de miralayın fırkasıdır.
Azize, Hasan’ın odasında Dora’dan bir mektup bulur. Mektupta Dora, Hasan’a istediği zaman yanına gelebileceğini söylemektedir. O gün Viyanaya inen Hasan’a Azize bir telgıraf çeker ve hemen yanına gelmesini çok hasta olduğunu söyler. Hasan gelir, doktorlar muayne ederler ve Azize’nin hamile olduğunu söylerler. Ancak bu güzel olay bebeği doğurmanın çok riskli olacağının öğrenilmesiyle bir buhrana döner. Hasan İstanbul’a gelip iznini uzattırır bu sırada Zeyno’yu görür. Ama artık hiç bir şey eskisi gibi değildir.
Azizenin tedavisi için yine Saffet getirtilir bu sırada Azize bir oyun yapıp Zeyno ile Saffeti bir araya getirmeye çalışsa da başarılı olamaz.
Zaman ilerler ve Azize’nin doğumu gerçekleşir ve bir oğul dünyaya getirir ama bu oğul artık hayata öksüz olarak devam etmek zorundadır.


ANA FİKRİ: Hayat bazen insanları hiç ummadıklara durumlara hiç ummadıkları zamanda iteler ve insan bu durdan kurtulmak için bazen başkalarına zararverebilir.

KİTAPTAKİ ŞAHSİYETLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ

ZEYNEP: Asil ruhlu bir kızdır. Arkadaşının saadeti için kendi aşkını ndan vazgeçebilecek karekterde bir şahsiyettir.

SAFFET: Belkide romanımızın en fedakarı Saffet’dir. Çünkü Zeyno’nun başkasına aşık olduğunu bile bile ona olan desteğinden vazgeçmemiş son ana kadar onun yanında olmuştur.

HASAN: Genç zabit Hasan aşkları içinde boğuşmayı kendisine hayat tarzı olarak benimsemiş çapkın denilemeyecek kadar duygusal bir şahsiyettir. Çok çabuk aşık olması en önemli özelliğidir. Karizmatik bir yapısı vardır.


AZİZE: Hayatta tek tutunağı olarak Hasan’ı gören bir aşıkta öte değildir. Bu aşkı uğruna ölümü göze almıştır. Kıskanç bir yapısı vardır. Biraz çocuk ruhludur. Bu da zaman zaman başına işler açmıştır.

MİRALAY MUHSİN: Tuttuğunu koparan cinsinden bir askerdir. Nezaman nasıl davranması gerektiğini bilen bir şahsiyet olup Zeyno’ya ilan-ı aşk etmiş ve umduğunu almayı da bilmiştir.

ZEYNO’NUN BABASI: Olaylara daha çok dışardan bakmayı tercih etmiştir. Kızıyla illgili konularda bütün insiyatifi kızına vermiştir.


KİTAP HAKKINDA ŞAHSİ GÖRÜŞLER
Kalp Ağrısı, Halide Edib’in okuduğum en güzel romanıdır. Alışılmışın dışında Milli Mücadele dönemi yıllarından pek fazla birşey göremiyoruz. Bunun yerine bir avuç insanın kalp ağrılarından dolayı çektikleri acıyı görüyoruz. Dili oldukca iyi seviyede kullanmış ve okuyucuya anlatmak istediğini noktasından virgülüne aktarabilmiştir. Bu kitabın bir başka özelliği Halide Edib’in ‘son’ tutkulu aşk romanı olmasıdır.


Halide Edib ADIVAR : XX. yy. romancılarından
Doğum/Ölüm: 1884-9 Ocak 1964
Doğum Yeri: İstanbul

Üsküdar Amerikan Kız Koleji’ni bitirdi (1901), özel olarak da Rıza Tevfik’ten felsefe ve sosyoloji, Salih Zeki’den matematik dersleri aldı. İstanbul Kız Öğretmen Okulu’nda, Kız Lisesi’nde öğretmenlik ve müfettişlik; Beyrut, Lübnan ve Şam’da Türk Kız Mektepleri Umumi Müfettişliği (1917) yaptı. Darülfünun’da garp edebiyatı okuttu (1918-1919), Milli Mücadele’ye katıldı, Cumhuriyet’in ilanından sonra kocası Adnan Adıvar’la gittiği Avrupa ve Amerika’da on beş sene kadar kaldı (1926-1938), 1939’da yurda döndükten sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde İngiliz Dili ve Edebiyatı profesörü (1940), İzmir milletvekili (1950-1954) oldu, sonra gene Edebiyat Fakültesi’ndeki profesörlüğüne döndü (1954). Merkezefendi mezarlığında gömülü 1908’den sonraki dergilerde Halide Salih imzasıyla göründü (örneğin: Şehbal dergisinde, 1911-1912). 1919’da Büyük Mecmua’da Halide Edib imzasıyla "edebiyatımızın son simaları ve safhaları" başlığı altında Yakup Kadri, Mehmet Emin, Ömer Seyfettin... üzerine incelemeler, "Kadınlığa dair" başlığı altında kadın hakları üzerine yazılar, ayrıca hikayeler yayımladı. 11. sayıdan başlayarak (18 Eylül 1919) bu derginin başyazarı da olmuştu Halide Edib’i, bu yazıları yanında asıl, İngiliz edebiyatı etkisinde, o zaman için yeni, fakat çağdaşlarının çapraşık, aksak ve pürüzlü buldukları bir üslupla yazılmış romanları tanıttı. İlk romanlarında aşk konularını işliyor, kadın psikolojisi üzerinde duruyordu. Sonra türkçülük akımını benimsedi; duygulandırma ve süslemeden kaçınan, realizmi ön planda tutan romanlar verdi. Hele yurda döndükten sonraki romanlarında konularını bir olay çevresinde toplanan tek insanlara değil; devirlere, nesillere, gelenek ve törelere bağladı Romanları: Raik’in Annesi (1909), *Seviyye Talib (1910), *Handan (1912), *Yeni Turan (1912), *Son Eseri (1912), *Mevut Hüküm (1918), *Ateşten Gömlek (1922) *Kalp Ağrısı (1924), *Vurun Kahpeye (1926), *Zeyno’nun Oğlu (1928), *Sinekli Bakkal (1936), *Yolpalas Cinayeti (1938), *Tatarcık (1939), *Sonsuz Panayır (1946), *Döner Ayna (1954), *Akıle Hanım Sokağı (1958), *Hayat Parçaları (1963), *Sevda Sokağı Komedyası (1972), *Çaresiz (1972), *Kerim Usta’nın Oğlu (1974) Hikaye Kitapları: Harap Mabetler (1911), *Dağa Çıkan Kurt (1922), *İzmir’den Bursa’ya (1922) Anıları: Türk’ün Ateşle İmtihanı (1962), *Mor Salkımlı Ev (1963) Oyunları: Kenan Çobanları (1918), *Maske ve Ruh (1945), Kitapları Özgür ve İnkılap Yayınları’nca yeniden basılıyor. Sinekli Bakkal romanı, CHP Roman Ödülü’nde birincilik kazanmış, romancılığımızda satış rekoru kıran eser olmuştur (30 b. 1972) Çevirileri, incelemeleri, İngilizce eserleri de olan yazarın romanları filme de alınmıştır: Ateşten Gömlek (1923, 1940), Vurun Kahpeye (1949, 1964, 1973), Sinekli Bakkal (1967), Yolpalas Cinayeti (1956) Halide Edib üzerine yazılmış kitaplardan bazıları: Halide Edib Adıvar (1968), Halide Edip ile Adım Adım, (1974) Nazan Güntürkün ve Muzaffer Uyguner, Halide Edib Adıvar, (1986; genişletilmiş 2.baskı, 1989) İnci Enginün çıkardılar.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Evet,bu roman bence de Halide Edib'in en güzel romanıdır.Dahası benim lise yıllarında okuyup,en sevdiğim kitap diye nitlendirdiğim romandır aynı zamanda..Amma velakin bu romanın sonunda "Devamı Zeyno'nun oğlu'nda"yazar..Yani sonunu öğrenmek için Zeyno'nun oğlu romanını okumamız gerekir.Uzun uğraşlar sonunda bu kitabı bulmuş ve okumuş biri olarak diyebilirim ki,Halide Edip 2.kitapla böylesine güzel bir aşk romanını mahvetmiştir.2.kitapta okuyucuya yaşatılan hayal kırıklığı o kadar büyüktür ki,bu muhteşem eserin güzelliğini de fazlasıyla gölgeler..