Hüküm Gecesi

KİTABIN ADI HÜKÜM GECESİ
KİTABIN YAZARI YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU
YAYIN EVİ VE ADRESİ İLETİŞİM YAYINLARI
BASIM YILI 1987


1.KİTABIN KONUSU:

Gazeteci Ahmet Samim’in öldürüldüğü 9 Haziran 1910 öncesiyle Sadrazam Mahmut Şevket Paşa’nın öldürüldüğü 11 Haziran 1913 sonrasını içine alan bir zaman dilimindeki olaylar ‘Hüküm Gecesi’ nde kaleme alınmıştır. 31 Mart Olayı’ndan sonra iktidarı ele geçiren İttihat ve Terakki Cemiyeti ile muhalefet arasındaki siyasi çekişmenin öyküsüdür sergilenen.

2.KİTABIN ÖZETİ:

AHMET KERİM muhalif bir gazeteci ve yazılarıyla İttihat ve Terakki’ye karşı cephe almıştır. Aynı gayeyi takip eden Ahmet Samim’in de yakın dostudur. Olay 1908-1911 yılları arsında geçmektedir. Bu dönemde İttihat ve Terakki ile muhalefet arasında siyasi bir çekişme yaşanmaktadır. Aslında bu toplumun sorunlarına çözüm getirmekten uzak bir post kavgasıdır. Ordu güçsüzdür ve politikaya gömülmüştür. Ülkenin hiçbir sorununa somut çözümler getirilememekte, dış borçlar artmakta, kurtuluş Batı’nın desteğinde aranmaktadır. İktidar için çarpışan kişiler çıkar peşindedirler yalnızca. Aydınlar, devlet adamları, ipleri Batı emperyalizminin elinde olan kuklalardır bir bakıma.
Bireysel çıkarların öne alındığı siyasi çatışmaların toplumun sorunlarına çözüm getirmeyişi; imparatorluğun parçalanmasında dış güçlerin etkisi, neyi savunduğunu, neye karşı olduğunu bilmeyen, tarihin kendisine yüklediği kurtarıcılık görevi altında ezilen bir kuşağın dramının boyutları; politik hırsların egemen olduğu bir ortamda insana özgü duyguların, özlemlerin, tutkuların yozlaşması, kardeşliğin düşmanlığa, sevginin sevgisizliğe, özverinin bencilliğedönüşmesi de dönemin nitelikleri olarak sıralanabilir.
İttihat veTerakki’nin çirkin siyasi oynlar oynayışı, düşünce yoksulluğu, baskıyı, kaba gücü olağan sayan yönetim anlayışıyla kıyasıya eleşirilirken, mıhalefetin iki yüzlülüğü, çıkarcılğı da eleştiriye maruz kalıyor. İttihatçılar ve İtilafçılar bir madalyonun değişik görünümdeki iki yüzü gibidir. Aynı maddeden yapılmışlardır, nitelikçe hiçbir ayrımları yoktur. Olaylar da gerçekte olduğu gibi aktarılmıştır.
Akşam üstü evine dönerken köşebaşındaki konağın önünden her geçişinde birkaç saniye duraklayıp içerden gelen şarkı ile karışık piyano sesini dinlemek Ahmet Kerim’de alışkanlık haline gelir. Bu güzel sesin sahibi Samiye’yi görmek için can atar içeri girmek için her duraklayışında konağın önünde lakin kendine hakim olmasını bilir ve yoluna devam eder. Belki de kiminle karşılaşacağını bilmeden böyle yapar. Fakat bir gün matbaaya doğru yol alırken Samiye ile yolları defalarca yolları kesişir, defalarca göz göze gelirler. Nihayet ikisi de konuşma cesaretini toplarlar. Tabii ki bu konuşma öncesinde mektuplaşmalar olur. Samiye İttihat ve Terakki Fırkası’ndan olan ağabeyi Selim Necati’nin isteğine uyarak Ahmet Kerim’I gece yarısı odasına alır. Ahmet Kerim’I Samiye’nin yatak odasında yakalayıp bir ırz düşmanı gibi öldürme girişimi başarısızlıkla sonuçlanır. Samiye kendini bağışlatmak için çırpınır, bu duygunun, bu isteğin tutsağı olur, bu yolda her çılgınlığı göz önüne alır. Ahmet Kerim ise alabildiğine katı bir duygusuzlukla karşılar onun bütün girişimlerini. Aşkı nefrete döner artık. Bu inanç, genç kızdaki değişimi görmesini engeller. Sıradan bir olay biçiminde verilen, ayrıntısız, kısacık bir ölüm haberi geç de olsa Ahmet Kerim’I, bu ölümden kendisini sorumlu tutacağı yeni bir ruh halinin içine iter. Nefret, yerini suçluluk duygusuna bırakır. Artık bundan sonrası Ahmet Kerim için bir nefis muhasebesi dönemidir.
Sadrazam Mahmut Şevket Paşa’yı öldürmektn sanık kimselerle birlikte tutklanmak ölümle karşı karşıya getirmiştir genç adamı. Bekirağa bölüğünde, suçsuz ve haksız, idam korkusuyla ‘Hüküm Gece’ sini beklerken bile kişiliğine kabaht bulmaz, bütün sebep ve sonuçlarıyla hayat hesabının yükünü zamanına ve neslinin tarihine yükler.
Sırf hürriyete yapılan baskıya karşı koymak ve kişiliğini satılığa çıkarmamak için muhalefete geçen Ahmet Kerim, birdenbire kendini aralarında hiçbir öz ve niyet birliği bulnmayan hasip, Halil Paşazade Ömer Beyler ile Necip Mollalar’ın, Neşet Paşalar’ın, Saim Efendiler’in içinde bulur. Ondan sonrası artık kaybedilmiş bir davadır. Sinop sürgünü Ahmet Kerim’I içkinin kucağına atmış, alkolden yoksun kaldığı günlerde kafası yağı tükenmiş bir kandile dönen, eli titreyen bir adamdır. Zavallı anacığına mektup bile yazamaz hale gelir. Ahmet Kerim için asıl acı şey ise henüz Sinop’a gitmeden kendini tanımış olmasıdır.
4.KİTAPTAKİ OLAYLARIN VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ:

Ahmet Kerim çok büyük darbeler alır, bunlardan birincisi; Samiye’nin yaptıklarıdır. Bu olayda Ahmet Kerim de suçludur çünkü Samiye’yi hiç dinlemez. İkincisi ise Sırrı Bey’in onu arkasından bıçaklamasıdır.
Ahmet Kerim tam bir muhaliftir. Herkesin ak dediğine o kara der. Kendi bildiğini okur. Kişiliğini Sinop sürgününe gitmeden önce tanır ve ne kadar büyük yanlışlıklar yaptığının farkına varır geç de olsa.
Samiye, genç, güzel, ve çekici biridir. Ahmet Kerim’I büyülemesini bilmiştir.
Sırrı Bey, Ahmet Kerim’I arkasından vurarak nasıl bir kişiliğe sahip olduğunu sergilemiştir.

5.KİTAP HAKKINDA ŞAHSİ GÖRÜŞLER:

Yakup Kadri’nin Hüküm Gecesi siyasi bir roman niteliğindedir. Yazar bir dönemde yaşanan siyasi olayları küçük fakat mühim bir aşk hikayesi ile süslemesini bilmiştir. Kitapta her ne kadar siyasi sıkıcı bir hava ağır bassa da bir takım gerçek olaylardan bahsedilmesi bu havayı biraz da olsun hafifletmiştir.

6.KİTABIN YAZARI HAKKINDA BİLGİ:

Yakup Kadri 27 Mart 1889’da Kahire’de doğdu. Babasının vefatı üzerine altı yaşındayken ailesi ile birlikte Manisa’ya geldi. Tekrar Mısır’a döndükten bir müddet sonra İstanbul’a yerleşirler. Yakup Kadri Mekteb-I Hukuk’a girdi. Ama bitirmeden, 3üncü sınıftan ayrıldı. 1912’de tüberküloza yakalandığını öğrenir. Ancak 1916’da İsviçre’ye gidebilir. 1974’de Ankara’da vefat eder.
Eserleri:
Hikaye: Bir Serancam, Rahmet, Milli Savaş Hikayeleri
Roman: Kiralık Konak, Nur Baba, Hüküm Gecesi, Sodom ve Gomore, Yaban, Ankara, Bir Sürgün, Panorama, Hep O Şarkı
Mensur Şiirleri: Erenleri Bağından, Okun Ucundan
Anı: Zoraki Diplomat, Anamın Kitabı, Vatan Yolunda, Politikada 45 Yıl
Monografi: Ahmet Haşim, Atatürk

Hiç yorum yok: