KİTABIN ADI:BİR SÜRGÜN
KİTABIN YAZARI:YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU
KİTABIN YAYINEVİ:İLETİŞİM YAYINLARI
KİTABIN BASIM YILI:1937
1.KİTABIN KONUSU
Kendi topraklarından uzak bir insanın hor görülmesi hoş bir şey değildir.
2.KİTABIN ÖZETİ
BİR SÜRGÜN
Olayımızın kahramanı olan Doktor Hikmet İzmir’e sürgün edilmiş bir memurdur.Doktor Hikmet sıkıntı ve dertlerden çökmüş orta yaşlı bir kişidir.Okumaya düşkün bir insandır.Doktor Hikmet Guraba Hastanesi’nden çıkınca sevgilisiyle sözleştiği yere koşan bir aşık gibi kalbi çarparak “Abajali’nin” mağazasına gider ve hafta içinde gelmiş olan bütün kitap ve dergileri inceler.bazen saatlerce mağazadan çıkmaz ve yanına bir iki kitap ve dergi alarak dışarı çıkar.
Bir ara gazete ve mecmualarını okuduktan sonra dibinde azıcık bir şarap olan bir bardak dikkatini çeker.Bardağın içinde bir karınca vardır.Şarabın içinde dönüp dolaşır,bir yere gidemez.Ve ona bakarak işte bende bu karınca gibi hiçbiryere gidemiyorum der.
Bu arada limandaki büyük vapurlardan birinin bacası ona, uzun mesafelerin ve uzun diyarların bağrından kopan bir nida gibi seslendi.İri vapur bacalarından çıkan bu yanık haykırışın Doktor Hikmet üzerinde Büyük bir etkisi olmuştu.
Doktor Hikmet birçok kitap ve dergi okumuştu.Ayrıca buralarda birçok memleketin tanımını okumuştu ve birçok bilgi edinmişti.Ancak buralara hiç gitmmişti.Ve bu vapur seside Doktor Hikmet’î çağırıyordu.”Hadi kalk gidelim” diyordu.
Fakat, Doktor Hikmet koşmak isteyipte koşamayan,bağırmak isteyipte bağıramayan kabus içinde bunalmış bir kimse gibi bir türlü bu davete uyamaz.Bu kalk borusuna bir türlü “hazırım” diyemez.
Doktor Hikmet dördüncü bira şişesini de son damlasına kadar içtikten sonra bu imkanı vakitten daha kuvvetli buldu.İşte vapur önünde hazır duruyor,işte,gizli hareketleri saklayan yandak ve karanlıklar denizin üstüne kanatlarını germege başlıyor.Daha sonra o rehavete kapılarak Doktor Hikmer vapura bindi.Vapura bindiğinde çevresinde birçok insan vardır.
Doktor Hikmet’in üstü o kadar düzgün değildi ve insanlar Doktor Hikmet’e bakıyorlardı.Ertesi gün “nigare” vapuru Pire limanını varır varmaz Doktor Hikmet’in ilk işi karaya çıkarak birşeyler almak oldu.
Doktor Hikmet daha sonra vapurda biriyle tanıştı ve onunla dostluk kurdu.Ancak belli bir süre sonra bu dostluk kurdugu kişide kendisinden kaçmaya çalışır.
Doktor Hikmet’in başında bu maceralar geçtikten sonra Paris denilen o,uçsuz,bucaksız ve akıl sır ermez tezgahta çıraklık etmeye başlar.Paris’te girdiği bir lokantada bir kadının bulunduğu masaya oturmak ister.Ve bu vesile ile kadınla tanışır.
Daha sonraki günlerde Paris’de bir türk bulmak amacıyla yollara düştü,aramaya koyuldu.Babasına bir mektup göndermek zorundaydı.Ancak hangi vasıta ile göndereceğini bulamadı.Mutlaka göndermesi gerekiyordu.bazen göndermemek aklından geçiyordu.Ama ihtiyarlar merake tmiştir.Mutlaka göndermesi gerekiyordu.Doktor Hikmet Paris’I geziyordu.Ağustos ayının son günlerinde Luxembon bahçesi,insanın adeta yüreğine dokunan mahzun bir hal almıştır.Doktor Hikmet en çok Jardin Des Tuilleries ile Place de la Concorde’u çok beğenmişti.
3.KİTAP HAKKINDA ŞAHSİ GÖRÜŞLER
Bu roman sürgün edilmiş bir kişinin geçirdiği zorlukları anlatmaktadır.Kitap gerçekten yazar tarafından çok güzel bir şekilde kaleme alınmıştır.BU kitabın herkes tarafından okunmasını tavsiye ederim.
4.KİTAPTAKİ ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ
Doktor Hikmet:Okumayı çok seven, kültürlü bir insandır.Her zaman için kendini geliştirmeye adamıştır.İzmir’e sürgün yemiş bir insandır.
Vapurdaki Ermeni:İnsanları dış görünüşlerine göre değerlendiren, ne yaptığını bilmeyen kültürsüz bir insandır.
Kafe’deki Bayan:Doktor Hikmet’e özeni olan saygılı,terbiyeli bir bayandır.son derece hayat dolu, canlı,dinamik birisidir.Doktor Hikmet’le olan duygusal ilşkilerinde onun duygusal biri olduğunu anlıyoruz.
5.KİTAP YAZARI HAKKINDA KISA BİLGİ
Yakup Kadri 17.yüzyılın sonlarından başlayarak Saruhan Vilayeti denilen Aydın ve Manisa bölgesinde hüküm sürmüş Karaosmanoğlu sülalesindendir.Mısırda ibrahim paşa konağına yerleşen ve orada ikbal hanımla evlenen Kadri beyin oğludur.27Mart 1889 da Kahirede doğdu.1908’de ailece yurda döndüler.İstanbul’a yerleştiler.Burada mektebe gittıler.Ancak bitiremeden ayrıldı.Bu arada İbsenden esinlenerek yazdığı tek perdelik oyunu yayımlanmış.
1912’de tüberküloza yakalandığını öğrenir.Ama annak 1916 da tedevi içn İsviçre’ye gidebilecek.Üç büyük yıl orada kalacaktır.Bektaşilikle ilgisi de bu yıllarda, İsviçra’ye gitmeden öncedir.O sıralar Paris’ten yeni dönmüş olan Yahya Kemal’in de etkisiyle Yunan ve Latin kaynaklarınr dayalı yeni bir sanat anlayışı savunmaya başladı.Ayrıca Doğu mitolojisiylede ilgileniyor,bir mistisizme yöneliyordu.
Başlıca eserleri:Bir Serencam(1913), Rahmet(1923), Milli Savaş Hikayeleri(1947), Kiralık Konak(1922), Nur Baba(1922), Hüküm Gecesi(1927), Sodom ve Gomore(1928), Yaban(1932), Ankara(1934), Bir Sürgün(1937), Panorama(1953), Hep O Şarkı(1956).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder